|
|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞBAKANI RECEP TAYYİP ERDOĞANA 2005 AKDENİZ KURUMLAR ÖDÜLÜNapoli, 2 Eylül 2005 Maison de la Méditerranée AKDENİZ VAKFI Başkanı MİMAR MICHELE CAPASSONUN KONUŞMA METNİ Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Erdoğan, Türkiye Cumhuriyetinin Sayın Bakanları, Büyükelçileri ve Parlamenterleri, Türkiye Cumhuriyeti heyetinin Sayın Bayan ve Bayları, Salonda bulunan veya Video-konferans ile bağlantılı olan Akdeniz ülkelerinin Gazete, Dergi, Basın Ajansları ve Televizyon Kanallarının Sayın Müdürleri ve Gazetecileri, Sayın Makamlar, Bu salonda, Maison de la Méditerranéenin diğer salonlarında bulunan ve Fas, Lübnan, Mısır, Tunus, Cezayir ve İspanyadan video-konferans ile bağlantılı olan Sayın Bayanlar ve Baylar, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve heyetini Napolide ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bugün, aşağıdaki dört nedenden dolayı sembolik açıdan önemli bir gündür: Başbakan Erdoğana 2005 Akdeniz Kurumlar ödülü verilmesi; En eski uygarlıkların beşiği, Akdenizin büyük şehirlerinden birinin tanınmasını ve tanıklığını vurgulamak üzere İstanbul Salonunun Maison de la Méditerranéede açılış töreninin yapılması; Bugünden itibaren yeni bir isim, kapsamlı bir program ve Büyük Akdenizin oluşturulmasına yönelik yenilenmiş bir siyasi faaliyetle Vakfımızın yeni bir döneminin başlaması; Büyük Akdeniz için bir atıf noktası olarak İstanbulda Maison de la Méditerranéenin bir şubesini oluşturmak amacıyla Vakfımız ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında bir ortaklık protokolunu öngören İyi Niyet Mektubunun sunulması. Sayın Başbakan, Napoliyi ziyaretiniz, Vakfımızın bugün 2 Eylül 2005 tarihinde ve Zatıalinizin huzurunda yeni bir program döneminin başlangıcıyla bağdaşmakta ve aşağıdaki faaliyetleri gerçekleştirmeyi hedeflemektedir: 1. 11 yıldır kullanılmakta olan Laboratuar kelimesinin değiştirilerek Akdeniz Vakfı isminin benimsenmesi; 2. Bellibaşlı hedefi Akdenize sahildar ülkeler arasında ve Orta Doğu, Karadeniz ve Körfez ülkelerine açık bir dayanışma platformu oluşturarak BÜYÜK AKDENİZin inşasını içeren yeni genel programın hayata geçirilmesi:. Çalkantılı ve sorunlu ancak tüm zıtlıklardan, çekişmelerden ve savaşlardan daha güçlü bozulması imkansız bir bağımlılığın doğduğu bir sinerjiler geleneği. Son on yıl içinde bu sinerjileri onlara bir kapsam vererek değerlendiren, şimdi de BM Şartında ifade edilen temel haklara saygı ve halklar arasında barış ve işbirliği ruhu ile, Avrupa, Akdeniz, Orta Doğu ve Orta Asya arasında ağırlık merkezi Türkiye olarak faaliyet göstermeyi amaçlamaktadır. Bu hedef bölgede bir Paylaşılan Değerler ve Çıkarlar Koalisyonu alanı yaratmaktır. 3. Kuzey ve Güney sahildeki ülkeler ile Avrupa ile Avrupanın içindeki ve dışındaki İslam toplumları arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğini güçlendirmek hedefiyle Akdeniz, Avrupa, İslam: Aktörler Diyalogda isimli (Vakfın Bilimsel İcra Komitesi Başkanı Prof. John Esposito yönetimindeki) beş yıllık (2006-2010) programının tanıtımı. Bu program, spesifik hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik projelerin koordinasyonunda Türkiyeyi baş aktör olarak kabul etmektedir. 4. İspanya ve Türkiye tarafından teşvik edilen BMnin Uygarlıklar İttifakı programına tam destek: Vakfımızın Bilimsel İcra Komitesi Başkanı Prof. John Esposito BM Genel Sekreteri tarafından bu programın üst düzey Uzmanlar Grubu üyeliğine atanmıştır ve bu girişimin eş başkanı olacaktır. Sayın Başbakan, AKDENİZ VAKFI, 1994 yılından beri Türkiyenin Büyük Akdenizin anahtar ülkesi rolünü desteklemiş, tüm forumlarda ve tüm araçlarla konferans, seminer, çağrı, makale- bölgede kültürel, sosyal ve ekonomik bir entegrasyona ve bunun sonucu olarak istikrar ve barış içinde paylaşılan bir refaha ulaşmak için ön koşul olarak Türkiyenin Avrupa Birliğine üyeliğinin kaçınılmazlığını vurgulamıştır. Bugün bu üyelik Türkiye ve Avrupa için daha da kaçınılmaz bir hale gelmiştir. Ülkenizin laiklik modeli, hertürlü Devlet işinden dinin tamamen ayrılması ve İslamı politikadan farklı bir sosyal-kültürel kimlik olarak değerlendirmeniz Avrupa ve tüm Orta Doğu bölgesi için bir kaynak ve ümit teşkil etmektedir. Dinin siyasileştirilmesinin arkasına sığınarak sık sık terörizmi ve köktendinciliği besleyenlere bir örnek olarak gösterilmesi gerekir. Uzun süredir Akdenizde hüküm süren gerginlikler, krizler ve ihtilaflar barışçı ve refah içinde bir ortak yaşamın dokusunu bozmuştur. Terörizmin sürekli artması ve diyaloga inananlar ile uygarlıklar çatışmasına yönelenler arasında bir kopma tehlikesi, programımızda paylaşılan değer ve çıkarların Büyük Koalisyonu diye tanımladığımız eğilimi teşvik etmek için Hükümetlerin ve Sivil Toplum örgütlerinin artan bir taahhüdünü gerektirmektedir. Bugüne kadar bölgede barış ve kalkınma için başlatılan sayısız girişimler kısmi ve yetersiz kalmıştır. Bölgenin (1995 yılında Avrupa Birliği tarafından Barselona Süreci ile başlatılan ve bu yıl onuncu yıldönümünü kutladığımız) Avrupa-Akdeniz Ortaklığında kurumsal olarak yaşadığı ümit dönemleri ve bu yoldaki diğer girişimler günümüzde bir durgunluk dönemine girmiş olup sadece kısmi ve yetersiz gelişmeler kaydetmiştir. Türkiyenin Avrupa Birliğine üyeliği, kökleri bizim uzak tarihi geçmişimizde yer alan korkulara tutsak olmuş siyasetçiler ve bürokratlar tarafından engellenmektedir. Bunlar, Türkiyenin katılma hakkına sahip bulunduğu kurumsal bir çerçevenin içinde farklı toplumlar, kültürler ve dinler arasında zaruri diyalog fırsatlarını da yavaşlatmaktadır. Ancak buna rağmen bizler teslim olamayız ve olmamamız gerekir. Akdeniz Vakfı Türkiyenin yanında yer alacak ve her zaman olduğu gibi diyalog ve mantık güçlerinin safhında kalacaktır. Her şey telafi edilebilir. Büyük uzlaşma yolundaki başarı sadece ertelenebilir. Asıl düşman, teslimiyetin yanı sıra, görüntüyü karartmayı ümit eden, sorunların çözümünü geciktirenlerin anlamsız gayretidir, asıl düşman hertürlü süreci yavaşlatan sorumsuz bürokrasidir. Nihai tahlilde asıl düşman, ne bir evrensel bakış açısına ne de yaşamın anlamını özümsemeden özel çıkarlarını izleyen siyasi, ekonomik, kültürel ve dini gruplardır. Bunlara şimdiye kadar karşı koyduk, karşı koyuyoruz ve diyalog, paylaşılan ekonomik kalkınma ve barış için Güç Aşkını Aşkın Gücüne dönüştürmek amacıyla karşı koymaya devam edeceğiz. Sayın Başbakan, AKDENİZ VAKFI son 10 yıl içinde özellikle Sivil Toplumun katılımı yoluyla - 3 Sivil Forum, 8 Avrupa-Akdeniz Konferansı ve 1000den fazla etkinlik ile- Avrupa-Akdeniz ortaklığının başrol oyuncusu olmuştur. Kısır bürokrasilerin bulunmadığı, her kaynağı bu amaca yönelten çok sayıda ortaklık anlaşmaları gerçekleştiren bir kuruluş olarak kendini göstermiştir. Birçok resmi değerlendirme raporlarının da ispatladığı gibi, gerçekleştirilen faaliyetlerinin kalitesiyle ulaşılan somut neticeler ve üst düzey yaklaşımlar bunun işaretidir. AKDENİZ VAKFI şimdi bu tecrübesini Büyük Akdenizin hizmetine sunmayı amaçlamaktadır ve bunu çalışmacılarla birlikte siyasetçileri ve Akdeniz bölgesi konusunda uzman diplomatları kapsayan yenilenmiş itibarlı bir ekiple yapacaktır. Tarihi üyelerin yanında Kurumumunun kurucuları Başkan Yardımcısı Caterina Arcidiacono, kurumsal ilişkilerden sorumlu, Avrupa Konseyi Başkan Yardımcısı Claudio Azzolini, Bilimsel Müdür, Nullo Minisi, Uluslararası Bilimsel Komite Başkanı, Predrag Matvejevic, Sivil Toplum ve İletişim sorumlusu Wassyla Tamzali, Sanat ve Yaratıcılık bölümü müdürü Ürdünlü Prenses Wijdan Alina ilave olarak son yıllarda Avrupa Konseyi eski Genel Sekreteri Walter Schwimmer, Bilimsel İcra Komite Başkanı Prof. John Esposito, Chaire Averroés Müdürü Ahmet Jebli (Marakeş Üniversitesi Başkanı), Program Müdürü Antonio Badini (İtalyanın Kahire Büyükelçisi, Avrupa-Akdeniz ortaklığı eski koordinatörü ve Dışişleri Bakanlığı Akdeniz ve Orta Doğu ülkeleri eski Genel Müdürü) Vakfımıza katılmıştır. Bu şahsiyetlerin katkısı olmadan Vakfımız, 150 milyondan fazla bir nüfusu temsil eden Devletler, Kurumlar ve çeşitli Ülke kuruluşları tarafından, bugünkü statüsüne ve itibarına sahip olamazdı. Bugün bu kişilerin hemen hemen hepsi burada mevcuttur ve ben bu vesileyle hepsine içten derin teşekkürlerimi sunmayı arzu ediyorum. Ekibimiz Akdeniz ülkelerinde ihdas edilmiş olan şube ve büroların sorumluları ve Vakfın kurumsal ortaklarıyla tamamlanmaktadır. Bu şahıslar arasında salonda bulunan Cosenza İli Başkanı ve Maison de la Méditerranéenin Cosenza şubesi sorumlusu Milletvekili Mario Olivieroya, Benevento İli Başkanı ve Benevento şubemiz sorumlusu Milletvekili Carmina Nardoneye, Lecce il Başkanı ve Lecce şubemiz sorumlusu Senatör Giovanni Pellegrinoya; Marakeş şubemiz sorumlusu Prof. Ahmed Moklisseye, Amman şubemiz sorumlusu Prof. Khalid Kreise, ANSA Müdür Yardımcısı ve (Akdeniz ülkelerinde şubesi bulunan yegane basın ajansı) AnsaMedin koordinatörü Dott. Carlo Gambalongaya, Avrupada spesifik bölge çalışmalarıyla uğraşan en eski ve ilk üniversitelerden olan Napoli Orientale Üniversitesi Rektörü Prof. Pasquale Cirielloya teşekkür etmek ve hepsini selamlamak istiyorum. Bu ekip ve tüm yardımcılarımız, gönüllülerimiz, Akdeniz ülkelerindeki ve dünyadaki taraftarlarımız ile AKDENİZ VAKFI Büyük Akdenizin gerçekleşmesi için taahhüt üstlenmeyi kararlaştırmıştır. Başlıca hedef bu bölgede yer alan Ülkelerin ve Toplumların başka yerlerde tasarlanmış politik ve stratejik programların nesnesini değil, her halkın gerçek ihtiyaçlarına yönelik unsurlardan oluşan stratejilerin konusunu oluşturmalarıdır. Bu bir projeden ziyade zor, ancak büyüleyici bir misyondur: bu coğrafi, jeo-politik ve jeo-stratejik büyük alanın iç sorunlarına ilaveten yeni meydan okumalar Çin ve Hindistan gibi küresel senaryonun yeni başrol oyuncularından gelmektedir. Sayın Başbakan, AKDENİZ VAKFI, programını uygulamak amacıyla, Büyük Akdeniz için bir referans merkezi olarak Maison de la Mediterraneenin bir şubesini İstanbulda açmak istemektedir ve Zatıaliniz vasıtasıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine maddeleri bu iyi niyet mektubunda yer alan spesifik bir ortaklık anlaşması önermekte ve Genel Sekreter Schwimmer ile bu kuruluşun diğer üyeleri adına bunu destekleyeceğinize güvenerek mektubu tevdi etmektedir. Gelişmesi ister istemez olarak Avrupaya, Orta Doğu, Körfez ve Karadeniz ülkelerine bağlı, tarihi ve stratejik - Büyük Akdeniz projesinde, Avrupa ile Asya arasında bir köprü olan ve tarihi boyunca olduğu gibi şimdi de Avrupa, Akdeniz, Orta Doğu ve Orta Asyaya kapsamlı bağları bulunan Türkiye anahtar bir role sahiptir. Türkiye, en kısa zamanda Avrupa Birliğine dahil edildiği ve Avrupa tümüyle Türkiyenin bu hassas tarihi anda icra edebileceği hayati işlevin farkına varacak düzeye ulaştığı takdirde, büyük bir bağlantı ve kalkınma işlevi görebilir ve görmelidir. Diyalog, uluslararası hukuk, eşitlik ruhu, empati, ızdırap ve mutsuzluk ile başlayan yeni binyılın dayanışma ve adalet dönemine dönüşmesi için gerekli unsurlardır. Bu koşullar , dünyayı alt üst eden saldırgan bir modernizm oluşturan şimdi de dünyayı bir yeniden yapılanma ve barış modernizmine dönüştürmek isteyen bizler, yani Avrupanın uygar insanlarından kaynaklanmaktadır. Geleceğimiz açısından hayati önem taşıyan hedefimize ulaşmak için, kısır bürokrasileri azaltarak kısa süre içinde Türkiye Cumhuriyetinin Avrupa Birliğine üyelik sürecini kolaylaştırmaları için Avrupa Birliği hükümetlerine ilettiğimiz 20 Ocak 2005 tarihindeki çağrıyı yineliyoruz. Bu olay genişlemiş Akdeniz veya Büyük Akdeniz bünyesinde güveni arttıracağı gibi, kaderini yeniden üstlenmesini ve korku, güvensizlik ve nefret duygularını yenmesini, böylece şiddet ve terörizmin yayılmasını besleyen kaynakların kurutulmasını sağlayacaktır. Torna indietro |
|
|