Il logo della Fondazione Mediterraneo

Condividiamo valori
Combattiamo le ineguaglianze
Costruiamo la pace

Il nostro portalevideo
 Inglese Francese Italiano 
*

Home page

*
*
*

Chi siamo

*
*
*

La Rete

*
*
*

Le Sedi

*
*
*

Le Attività Svolte

*
*
*

La Maison de la Méditerranée

*
*
*
Le Attività
*
In programma
Svolte per Anno
   1994 - 2010
Svolte per Aree
   tematiche
Elenco generale
Attività delle Sedi
Pubblicazioni
 
* *
TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞBAKANI
RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A
“2005 AKDENİZ KURUMLAR” ÖDÜLÜNapoli, 2 Eylül 2005 – Maison de la Méditerranée
AKDENİZ VAKFI Başkanı
MİMAR MICHELE CAPASSO’NUN KONUŞMA METNİ



Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Erdoğan,
Türkiye Cumhuriyeti’nin Sayın Bakanları, Büyükelçileri ve Parlamenterleri,
Türkiye Cumhuriyeti heyetinin Sayın Bayan ve Bayları,
Salonda bulunan veya Video-konferans ile bağlantılı olan Akdeniz ülkelerinin Gazete, Dergi, Basın Ajansları ve Televizyon Kanallarının Sayın Müdürleri ve Gazetecileri,
Sayın Makamlar,
Bu salonda, Maison de la Méditerranée’nin diğer salonlarında bulunan ve Fas, Lübnan, Mısır, Tunus, Cezayir ve İspanya’dan video-konferans ile bağlantılı olan Sayın Bayanlar ve Baylar,
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve heyetini Napoli’de ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.
Bugün, aşağıdaki dört nedenden dolayı sembolik açıdan önemli bir gündür:

• “Başbakan Erdoğan’a “2005 Akdeniz Kurumlar” ödülü verilmesi;
• En eski uygarlıkların beşiği, Akdeniz’in büyük şehirlerinden birinin tanınmasını ve tanıklığını vurgulamak üzere “İstanbul Salonu”nun Maison de la Méditerranée’de açılış töreninin yapılması;
• Bugünden itibaren yeni bir isim, kapsamlı bir program ve “Büyük Akdeniz”in oluşturulmasına yönelik yenilenmiş bir siyasi faaliyetle Vakfımızın yeni bir döneminin başlaması;
• “Büyük Akdeniz” için bir atıf noktası olarak İstanbul’da Maison de la Méditerranée’nin bir şubesini oluşturmak amacıyla Vakfımız ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında bir ortaklık protokolunu öngören İyi Niyet Mektubunun sunulması.

Sayın Başbakan,
Napoli’yi ziyaretiniz, Vakfımızın bugün 2 Eylül 2005 tarihinde ve Zatıalinizin huzurunda yeni bir program döneminin başlangıcıyla bağdaşmakta ve aşağıdaki faaliyetleri gerçekleştirmeyi hedeflemektedir:

1. 11 yıldır kullanılmakta olan “Laboratuar” kelimesinin değiştirilerek “Akdeniz Vakfı” isminin benimsenmesi;
2. Bellibaşlı hedefi Akdeniz’e sahildar ülkeler arasında ve Orta Doğu, Karadeniz ve Körfez ülkelerine açık bir dayanışma platformu oluşturarak BÜYÜK AKDENİZ’in inşasını içeren yeni genel programın hayata geçirilmesi:. Çalkantılı ve sorunlu ancak tüm zıtlıklardan, çekişmelerden ve savaşlardan daha güçlü bozulması imkansız bir bağımlılığın doğduğu bir sinerjiler geleneği. Son on yıl içinde bu sinerjileri onlara bir kapsam vererek değerlendiren, şimdi de BM Şartında ifade edilen temel haklara saygı ve halklar arasında barış ve işbirliği ruhu ile, Avrupa, Akdeniz, Orta Doğu ve Orta Asya arasında ağırlık merkezi Türkiye olarak faaliyet göstermeyi amaçlamaktadır. Bu hedef bölgede bir Paylaşılan Değerler ve Çıkarlar Koalisyonu alanı yaratmaktır.
3. Kuzey ve Güney sahildeki ülkeler ile Avrupa ile Avrupa’nın içindeki ve dışındaki İslam toplumları arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğini güçlendirmek hedefiyle “Akdeniz, Avrupa, İslam: Aktörler Diyalogda” isimli (Vakfın Bilimsel İcra Komitesi Başkanı Prof. John Esposito yönetimindeki) beş yıllık (2006-2010) programının tanıtımı.
Bu program, spesifik hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik projelerin koordinasyonunda Türkiye’yi baş aktör olarak kabul etmektedir.

4. İspanya ve Türkiye tarafından teşvik edilen BM’nin Uygarlıklar İttifakı programına tam destek: Vakfımızın Bilimsel İcra Komitesi Başkanı Prof. John Esposito BM Genel Sekreteri tarafından bu programın üst düzey Uzmanlar Grubu üyeliğine atanmıştır ve bu girişimin eş başkanı olacaktır.


Sayın Başbakan,
AKDENİZ VAKFI, 1994 yılından beri Türkiye’nin Büyük Akdeniz’in anahtar ülkesi rolünü desteklemiş, tüm forumlarda ve tüm araçlarla – konferans, seminer, çağrı, makale- bölgede kültürel, sosyal ve ekonomik bir entegrasyona ve bunun sonucu olarak istikrar ve barış içinde paylaşılan bir refaha ulaşmak için ön koşul olarak Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyeliğinin kaçınılmazlığını vurgulamıştır.

Bugün bu üyelik Türkiye ve Avrupa için daha da kaçınılmaz bir hale gelmiştir.
Ülkenizin laiklik modeli, hertürlü Devlet işinden dinin tamamen ayrılması ve İslamı politikadan farklı bir sosyal-kültürel kimlik olarak değerlendirmeniz Avrupa ve tüm Orta Doğu bölgesi için bir kaynak ve ümit teşkil etmektedir. Dinin siyasileştirilmesinin arkasına sığınarak sık sık terörizmi ve köktendinciliği besleyenlere bir örnek olarak gösterilmesi gerekir.

Uzun süredir Akdeniz’de hüküm süren gerginlikler, krizler ve ihtilaflar barışçı ve refah içinde bir ortak yaşamın dokusunu bozmuştur. Terörizmin sürekli artması ve diyaloga inananlar ile uygarlıklar çatışmasına yönelenler arasında bir kopma tehlikesi, programımızda “paylaşılan değer ve çıkarların Büyük Koalisyonu” diye tanımladığımız eğilimi teşvik etmek için Hükümetlerin ve Sivil Toplum örgütlerinin artan bir taahhüdünü gerektirmektedir.
Bugüne kadar bölgede barış ve kalkınma için başlatılan sayısız girişimler kısmi ve yetersiz kalmıştır.
Bölgenin (1995 yılında Avrupa Birliği tarafından Barselona Süreci ile başlatılan ve bu yıl onuncu yıldönümünü kutladığımız) Avrupa-Akdeniz Ortaklığında kurumsal olarak yaşadığı ümit dönemleri ve bu yoldaki diğer girişimler günümüzde bir durgunluk dönemine girmiş olup sadece kısmi ve yetersiz gelişmeler kaydetmiştir.
Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyeliği, kökleri bizim uzak tarihi geçmişimizde yer alan korkulara tutsak olmuş siyasetçiler ve bürokratlar tarafından engellenmektedir. Bunlar, Türkiye’nin katılma hakkına sahip bulunduğu kurumsal bir çerçevenin içinde farklı toplumlar, kültürler ve dinler arasında zaruri diyalog fırsatlarını da yavaşlatmaktadır.
Ancak buna rağmen bizler teslim olamayız ve olmamamız gerekir. Akdeniz Vakfı Türkiye’nin yanında yer alacak ve her zaman olduğu gibi diyalog ve mantık güçlerinin safhında kalacaktır. Her şey telafi edilebilir. Büyük uzlaşma yolundaki başarı sadece ertelenebilir.
Asıl düşman, teslimiyetin yanı sıra, görüntüyü karartmayı ümit eden, sorunların çözümünü geciktirenlerin anlamsız gayretidir, asıl düşman hertürlü süreci yavaşlatan sorumsuz bürokrasidir.
Nihai tahlilde asıl düşman, ne bir evrensel bakış açısına ne de yaşamın anlamını özümsemeden özel çıkarlarını izleyen siyasi, ekonomik, kültürel ve dini gruplardır.
Bunlara şimdiye kadar karşı koyduk, karşı koyuyoruz ve diyalog, paylaşılan ekonomik kalkınma ve barış için Güç Aşkını Aşkın Gücüne dönüştürmek amacıyla karşı koymaya devam edeceğiz.

Sayın Başbakan,

AKDENİZ VAKFI son 10 yıl içinde özellikle Sivil Toplumun katılımı yoluyla - 3 Sivil Forum, 8 Avrupa-Akdeniz Konferansı ve 1000’den fazla etkinlik ile- Avrupa-Akdeniz ortaklığının başrol oyuncusu olmuştur. Kısır bürokrasilerin bulunmadığı, her kaynağı bu amaca yönelten çok sayıda ortaklık anlaşmaları gerçekleştiren bir kuruluş olarak kendini göstermiştir. Birçok resmi değerlendirme raporlarının da ispatladığı gibi, gerçekleştirilen faaliyetlerinin kalitesiyle ulaşılan somut neticeler ve üst düzey yaklaşımlar bunun işaretidir.

AKDENİZ VAKFI şimdi bu tecrübesini “Büyük Akdeniz”in hizmetine sunmayı amaçlamaktadır ve bunu çalışmacılarla birlikte siyasetçileri ve Akdeniz bölgesi konusunda uzman diplomatları kapsayan “yenilenmiş” itibarlı bir ekiple yapacaktır.
Tarihi üyelerin yanında Kurumumunun “kurucuları” – Başkan Yardımcısı Caterina Arcidiacono, kurumsal ilişkilerden sorumlu, Avrupa Konseyi Başkan Yardımcısı Claudio Azzolini, Bilimsel Müdür, Nullo Minisi, Uluslararası Bilimsel Komite Başkanı, Predrag Matvejevic, Sivil Toplum ve İletişim sorumlusu Wassyla Tamzali, Sanat ve Yaratıcılık bölümü müdürü Ürdünlü Prenses Wijdan Ali’na ilave olarak son yıllarda Avrupa Konseyi eski Genel Sekreteri Walter Schwimmer, Bilimsel İcra Komite Başkanı Prof. John Esposito, Chaire Averroés Müdürü Ahmet Jebli (Marakeş Üniversitesi Başkanı), Program Müdürü Antonio Badini (İtalya’nın Kahire Büyükelçisi, Avrupa-Akdeniz ortaklığı eski koordinatörü ve Dışişleri Bakanlığı Akdeniz ve Orta Doğu ülkeleri eski Genel Müdürü) Vakfımıza katılmıştır. Bu şahsiyetlerin katkısı olmadan Vakfımız, 150 milyondan fazla bir nüfusu temsil eden Devletler, Kurumlar ve çeşitli Ülke kuruluşları tarafından, bugünkü statüsüne ve itibarına sahip olamazdı. Bugün bu kişilerin hemen hemen hepsi burada mevcuttur ve ben bu vesileyle hepsine içten derin teşekkürlerimi sunmayı arzu ediyorum.
Ekibimiz Akdeniz ülkelerinde ihdas edilmiş olan şube ve büroların sorumluları ve Vakfın kurumsal ortaklarıyla tamamlanmaktadır. Bu şahıslar arasında salonda bulunan Cosenza İli Başkanı ve Maison de la Méditerranée’nin Cosenza şubesi sorumlusu Milletvekili Mario Oliviero’ya, Benevento İli Başkanı ve Benevento şubemiz sorumlusu Milletvekili Carmina Nardone’ye, Lecce il Başkanı ve Lecce şubemiz sorumlusu Senatör Giovanni Pellegrino’ya; Marakeş şubemiz sorumlusu Prof. Ahmed Moklisse’ye, Amman şubemiz sorumlusu Prof. Khalid Kreis’e, ANSA Müdür Yardımcısı ve (Akdeniz ülkelerinde şubesi bulunan yegane basın ajansı) AnsaMed’in koordinatörü Dott. Carlo Gambalonga’ya, Avrupa’da spesifik bölge çalışmalarıyla uğraşan en eski ve ilk üniversitelerden olan Napoli “Orientale” Üniversitesi Rektörü Prof. Pasquale Ciriello’ya teşekkür etmek ve hepsini selamlamak istiyorum.
Bu ekip ve tüm yardımcılarımız, gönüllülerimiz, Akdeniz ülkelerindeki ve dünyadaki taraftarlarımız ile AKDENİZ VAKFI Büyük Akdeniz’in gerçekleşmesi için taahhüt üstlenmeyi kararlaştırmıştır. Başlıca hedef bu bölgede yer alan Ülkelerin ve Toplumların başka yerlerde tasarlanmış politik ve stratejik programların nesnesini değil, her halkın gerçek ihtiyaçlarına yönelik unsurlardan oluşan stratejilerin konusunu oluşturmalarıdır.
Bu bir projeden ziyade zor, ancak büyüleyici bir “misyondur”: bu coğrafi, jeo-politik ve jeo-stratejik büyük alanın iç sorunlarına ilaveten yeni meydan okumalar Çin ve Hindistan gibi küresel senaryonun yeni başrol oyuncularından gelmektedir.

Sayın Başbakan,

AKDENİZ VAKFI, programını uygulamak amacıyla, “Büyük Akdeniz” için bir referans merkezi olarak Maison de la Mediterranee’nin bir şubesini İstanbul’da açmak istemektedir ve Zatıaliniz vasıtasıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine maddeleri bu iyi niyet mektubunda yer alan spesifik bir ortaklık anlaşması önermekte ve Genel Sekreter Schwimmer ile bu kuruluşun diğer üyeleri adına bunu destekleyeceğinize güvenerek mektubu tevdi etmektedir.
Gelişmesi ister istemez olarak Avrupa’ya, Orta Doğu, Körfez ve Karadeniz ülkelerine bağlı, tarihi ve stratejik - Büyük Akdeniz projesinde, Avrupa ile Asya arasında bir köprü olan ve tarihi boyunca olduğu gibi şimdi de Avrupa, Akdeniz, Orta Doğu ve Orta Asya’ya kapsamlı bağları bulunan Türkiye anahtar bir role sahiptir.

Türkiye, en kısa zamanda Avrupa Birliğine dahil edildiği ve Avrupa tümüyle Türkiye’nin bu hassas tarihi anda icra edebileceği hayati işlevin farkına varacak düzeye ulaştığı takdirde, büyük bir bağlantı ve kalkınma işlevi görebilir ve görmelidir.
Diyalog, uluslararası hukuk, eşitlik ruhu, empati, ızdırap ve mutsuzluk ile başlayan yeni binyılın dayanışma ve adalet dönemine dönüşmesi için gerekli unsurlardır.
Bu koşullar , dünyayı alt üst eden saldırgan bir modernizm oluşturan şimdi de dünyayı bir yeniden yapılanma ve barış modernizmine dönüştürmek isteyen bizler, yani Avrupa’nın uygar insanlarından kaynaklanmaktadır.
Geleceğimiz açısından hayati önem taşıyan hedefimize ulaşmak için, kısır bürokrasileri azaltarak kısa süre içinde Türkiye Cumhuriyetinin Avrupa Birliğine üyelik sürecini kolaylaştırmaları için Avrupa Birliği hükümetlerine ilettiğimiz 20 Ocak 2005 tarihindeki çağrıyı yineliyoruz.
Bu olay genişlemiş Akdeniz veya Büyük Akdeniz bünyesinde güveni arttıracağı gibi, kaderini yeniden üstlenmesini ve korku, güvensizlik ve nefret duygularını yenmesini, böylece şiddet ve terörizmin yayılmasını besleyen kaynakların kurutulmasını sağlayacaktır.

Torna indietro
***
***
***
* *